Maslow’un ünlü ihtiyaçlar listesinin başında yemek yemek, su içmek, nefes almak gibi hayatta kalmak için zorunlu olan fizyolojik ihtiyaçlar gelir.
İnsan ancak bu ihtiyaçlarını giderdikten sonra ikinci sıradaki ihtiyaçlarıyla ilgilenir. Beden, iş, sağlık güvenliği gibi. Bu ihtiyaçlar da giderilmişse sosyal, kültürel ihtiyaçlarına yönelir.
Bu iktidar döneminde Türkiye, Maslow’un ihtiyaçlar listesinin birincisi sırasına takılıp kaldı. Henüz onu aşabilmiş değil.
Halkın çok büyük bir bölümünün ihtiyaç listesinin başında geçinebilmek geliyor. Ücretliler, emekliler, küçük esnaf geçinemiyor.
Ücretler düşük, enflasyon çok yüksek, dolayısıyla geçim zorluğu ilk sıradaki yerini koruyor.
Dolayısıyla Türkiye’nin asıl gündemi hayat pahalılığı ve işsizlik.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı açıklamalar, kamuda göstermelik tasarruf kararları gösteriyor ki halkın büyük bölümü için bu sıralama değişmeyecek.
Ancak iktidar yapay gündemle bu sıralamayı değiştirmeye çalışıyor.
Örneğin yerel seçimden sonra iktidarın gündeme soktuğu “yeni anayasa ihtiyacı” söylemi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gün kabine toplantısından sonra yaptığı açıklamada mevcut anayasanın Türkiye’yi taşıyamadığını, Türkiye’nin yeni bir sivil anayasaya ihtiyaç olduğunu tekrar söyledi.
Oysa vatandaşın gündeminde anayasaya yok, geçim sorunu var.
Vatandaş ihtiyaç listesinin ilk sırasında didinip duruyor.
Vatandaşın yeni anayasa ihtiyacıyla ilgisi yok.
Türkiye’nin anayasaya sorunu yok mu?
Var.
Ancak ilk sırada bir ihtiyaç değil.
Yeni anayasa ihtiyacı iktidarın ihtiyaç listesinin başında, halkın değil.
Neden yeni anayasa ihtiyacı var?
İktidara göre “sivil anayasa” gerekiyor.
Mevcut anayasayı askeri anayasa olarak görüyor.
1982 Anayasası tam 21 kez değiştirildi.
Askerlerin koyduğu hükümler değiştirildi.
Anayasa sivilleşti.
Bugünkü anayasanın sorunu sivil olmaması değil, cumhurbaşkanlığı-hükümet sistemi olarak anılan ucube bir sistemi öngörmesi.
Güçler ayrılığı ilkesinin rafa kaldırıldığı, bütün yetkilerin cumhurbaşkanında toplandığı bir “tek adam rejimi” yürürlükte.
İktidar kendi yaptığı bu anayasaya da uymuyor.
Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarını uygulamıyor.
Mevcut anayasaya uymayan iktidarın “yeni anayasa ihtiyacı var” diye ortaya çıkması abes bir durum.
Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı varsa; yeniden parlamenter sistemi öngören, güçler ayrılığı ilkesine dayanan, hukukun üstünlüğünü kabul eden, insan hak ve özgürlüklerini genişleten, demokratik, laik bir anayasaya ihtiyacı var.
İktidarın gündeme taşımaya çalıştığı gibi tek adam rejimini daha güçlendirecek, anayasaya aykırı olarak üçüncü kez seçilen cumhurbaşkanının, dördüncü kez aday olmasını sağlayacak bir yeni anayasaya ihtiyacı yok.
İktidarın da parlamenter demokrasiyi öngören, güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğüne dayanan bir anayasa talebi yok.
Bu nedenle muhalefetin bu tartışmalara girip zaman kaybetmemesi, halkın ihtiyaç listesinin ilk sırasında yer alan geçim sorununu nasıl çözeceği üzerinde çalışması ve halka sunması gerekiyor.